Ko Phangan Adası Yol Günlükleri I Dünya Turu 247. Gün, Tayland

Hamak sallanıyor…Güneş batmak üzere, denizin üzerine son kızıllığı yansıyor. Kurumuş palmiye yapraklardan oluşan çatının ortasını delerek geçen ağacı süzüyorum. İplerin bağlı olduğu tarafana güneş vuruyor. Hafif ve ılık bir rüzgar esiyor. Sessiz. Ayak uçlarımda biraz kum kalmış, hamak sallandıkça dökülüyorlar. Hostel’de kalan misafirlerden biri kumsaldan geçiyor. Gülümseyerek selamlaşıyoruz. Telaşsız. Hamak sallanıyor…

Bugün tam 20 gün oldu bu ” ütopya “ ile tanışalı. Şimdi ise bu adadan ayrılma vakti, göz yaşlarımı tutamıyorum…

Dünya turuna çıktığımdan beri çok güzel hikayeler biriktirdim. Her seferinde bu mucize olsa gerek dediğim şeyler yaşadım. Her seferinde bunu uzun süre unutmayacam dediğim hikayeler yaşadım. Ve her seferinde bir başka hikaye gelip en üste yerleşti. Ko Phangan Ada’sında geçen 21 günde ise tam olarak hissettiğim bu.

Hani hep soruyorsunuz ya “ Emre yaşanacak bir yer buldun mu? Gelelim mi? Diye işte orası burası. Gelin yaşayın.

Ben bu adaya geldiğimde ada hakkında tek bir bilgiye sahiptim. Bu adada Asya’nın en çılgın partisi Full Moon kutlanıyor. Sadece buydu. Sahilde yatarım parti zamanı partiye gider eğlenir yoluma devam ederim diye düşünüyordum. Adanın en güzel hostellerinden Wanderlust hostel ile tanışmamla bu başka bir maceraya dönüştü. Burada 20 gün boyunca gönüllü olarak çalıştım/yaşadım.
Bu hosteli Ramona ve Nenad evli bır çift adında genç bir çift işletiyor. Ramona Romanyalı Nenad ise İtalyan Sırbistan karışımı. Çok da önemli değil zaten kimin nereli olduğu. Bu iki güzel insan benim ailem oldu.

Peki bugünler Nasıl geçti? Bazı günleri ise şöyle özetleyebilirim.

1. Gün
Henüz daha yeni geldiğim için Hostelde işler tam olarak Nasıl yürüyor bilmiyorum, herşey çok yeni heyecanlıyım. Hostel harika duruyor gelip giden insanlarda öyle. Burada öğreneceğim çok şey var.
Bugün Full Moon partisinden bir önceki gün yani Jungle partinin olduğu gün. Buda adada epey ün salmış bir partiymiş. Ormanın içinde kutlanıyormuş. “Muş” diyorum çünkü biraz önce öğrendim. Akşam saatlerine Hostel’de doğru içki oyunların hepsini kurduk. Hem eğlenip hem çalışıyorum. Sonra hostelin sahibi Nenad elinde boyalarla geldi ve herkes birbirini boyamaya başladı. Gece 1 gibi hostelin özel taksileri geldi atladık partinin olduğu yere. Rengarenk neon süslerle süslenmiş orman partisinde epey eğlendikten sonra Hostele dönmek istedim ve haraket halinde bir taksinin arkasına sarktım. Taksiler burda pikap gibi bir araç. Taksi meğerse ters yöne gidiyormuş. Sahile gelince bir şezlong bulup, güneş beni uyandırana kadar plajda uyudum. Sabah olunca Hostele otostop çekerek gittim.

2. Gün
Bugün hostelde ikinci günüm ve büyük gün. Çünkü bugün Full Moon partisinin olduğu gün. Hostel tıklım tıklım insan kaynıyor. Gün içinde bir kaç odanın yerlerini süpürdüm ve bir kaç odanında yatak kılıflarını değiştirdim. Akşam üstü daha güneş batmadan herkes içmeye başladı bile oyunlar çıktı müziğin sesi yükseldi. Marketen buz almaya giderken restoranda oturan Alman iki kızıda bizim Hostele davet ettik. Tüm gece oyunlar, boyalar, müzik, dans diye geçti. Yine pikap taksiler geldi atladık arkasına Full Moon partisinin olduğu plaja…

3. Gün
Hostelin Sahibi Nenad yanıma geldi.
– Ne kadar kalmayı planlıyorsun bu adada?
Aslında hemen gitmem lazım vizem bitmek üzere. Malezya’ya doğru otostop çekecem.
– Yetişebilecek misin?
Tarihe ve saate baktım harbiden çok zor duruyor. Bir gün için adadan ayrılıp otostop çekip sınırdan çıkmak. Otobüsle gidebilirim belki, fiyatlarına baktık çok pahalı. Aynı parayla hemen yan adada ki gümrük ofisinde vizemi uzatabiliyorum. Hem bir aylık vizem oluyor hemde zaman kaybetmiyorum. Sonuç olarak o parayı vizemi uzatmak için verdim.
Böylece Wanderlust Hostel’de gönüllü olarak çalışmaya devam edebildim.

4. Gün
Bugün iki saatlik bir işten sonra hostelin etrafını keşfettim. Ramona yanıma geldi, akşam 5 gibi secret mountain e gidicez hep beraber, Gün batımını izlemek için. Dedi. Ne güzel patron bunlar ya, hostelin misafirlerini toplayıp Oray’a buraya götürüyorlar. Atladık motorlara hepberaber tepeye adayı yüksekten gören ve sadece bir barın olduğu noktaya. Güneş battı batacak, son anına yetiştik bu büyülü manzaranın. Havuz da cabası.

5. Gün
Hostel’de benim gibi çalışan biri daha var, Bugay. Uzun soluklu çalışmanın ardından Ramona bugünü boş gün olarak ilan etti. Bizde atladık motorlara adayı gezmeye. Önce büyük ağaç sonra filler, sonrada plajları tek tek gezdik akşama kadar her yeri didik didik ettik. Akşam olunca bizim daimi mekan olan gün Batı’mı izleme noktasına çıktık.

6. Gün
Bugün epey geç uyandım, hosteldeki işler öğleden sonra bitti. Bende kendime bir kokteyl yaptım koltuklardan birine yayılıp günü öylece geçirdim.

7. Gün
Kumsal boyu koştuk, elimizdeki içkileri yere bırakıp denize atladık. Su sıcacık. Ay tam tepemizde kocaman ve etrafı yıldızlarla süslenmiş. Hiç ses yok sadece palmiyelere hafif hafif değen rüzgarı duyuyorum. Sarıldık, suda dans ettik uzun uzun öpüştük…

8. Gün
Artık Hostele iyice alıştım. Evim gibi hissetmeye başladım. Ramona ve Nenadda ailem gibi oldular. Günlük işler bitince bardan bir kaç içki alıp günü öyle geçiyorum bugün. Akşam ise hemen arkamızda olan plaja ” Cozzy ” bar a gidiyoruz. Bu bar adada olan iki özel bardan bir tanesi. Diğeri ise Amsterdam bar. Her gün huzur ve mutluluğu bu bungolo’da buluyorum.

10. Gün
Gece yatarken Ranzadan telefonumu düşürdüm. Ekranı kırıldı. Üzüldüm çünkü bu yeni masraf demekti. Ekranı değiştirmek için arkadaşlarımdan destek aldım ve gidip tamirciye verdim. İki gün sonra ancak tamir olabilirmiş. Telefonsuz olmam aslında bir yandan iyi geldi, okumadığım kitapları okudum, defterimle daha bir samimi oldum. Bu akşam Hostelin yeni misafirleriyle beraber yine Cozzydeyiz.

11. Gün
Bugün Hostel’de hazırlık var. Çünkü bu akşam Halfmoon partisinin olduğu yani Yarım ay partisinin olduğu gün. Her partiden önce tüm hostellere ön parti yapılıyor ve gece geç saatte ise asıl partiye gidiyor. Bu parti için giriş 80 TL Ada’nın en pahalı partisi tabi ben bunu istesemde veremem. Ormanın içinde olan bir partiye kaçak girmek kolay olsa gerek. Pikap Taksilere doluşuyoruz ve partinin olduğu yere bırakıyor bizi. Ben iner inmez bizimkilerden ayrılıp etrafı kolaçan ediyorum ve girişin hemen sol tarafından karanlık ormana dalıyorum. Her yerime diken batıyor. Hiç ışık yok ve Ağaçların arasında eğilip kalkıp giderken bir ses duyuyorum, eğiliyorum. 2 dakika sonra fark ediyorum ki iki tane benim gibi kaçak girmeye çalışan Amerikalı, onlarda beni görünce korkmuşlar. Neyse toplamda 10 dakika sonra pat diye partinin ortasında buluyoruz kendimizi. Bizimkileri epey sonra buluyorum tabi hikayeyi anlatmıyorum onlara. Be cool
?

 

12. Gün

Hostelde nenadın çocukluk arkadaşı Dzratan diye birisi daha var. Bugün kardeşinin öldüğünü haberini aldı. Yıkıldı. Bizde öyle. Hostel bugün sessiz.

13.Gün
Hostel’de işler bugün çabuk bitti. Nanetın motoruna atladım ve tamirciye gittim. Telefonum verdiğim yer yapmamış üstüne fiyatı arttırmış. Bende aldım telefonumu başka bir yere gittim yarım saat içinde tamir etti verdi. Bu sürede beklerken içeri bir kız girdi. 5 dakidan sonra yanıma gelip – Fransız mısın? Diye sordu. Normalde hoşuma giden biri olursa ben gider konuşurdum ama bu adada işler farklı yürüyor
?
Tek başına seyahat eden birisi daha. Yarın akşam blackmoom partisi var biliyor musun dedi. Evet bizim hostelin az ilerinde felan diye muhabbet ederken iletişim bilgilerini alıp beraber gitmeye karar verdik.

14. Gün
Hostel’e artık evim diye hitap etmeye başladım. Gerçekten öyle. Her gün yemek yediğim, yatıp kalktığım yer artık evim oldu. Bu akşam blackmoon partisi var. Telefoncuda tanıştığım Milly Hostele geliyor. Sonradan öğreniyorum ki bu partide ücretliymiş. Millye diyorum ki, bak ben bu parayı veremem (50 TL) benle beraber maceraya hazır mısın? Kaçak girecez! Tamam diyor. Nanad’dan motorunu alıyorum partiye doğru gidiyoruz. Girişin sağı solu kapalı zor görünüyor. Sonra düşünüyorum bu parti plajda değil mi? O zaman bir yolu olmalı. Plaja giden başka bir yol buluyoruz ve orada da bekleyenler var. Tam plajın az gerisinde duvarın üstünde bir açıklık bulunuyoruz ve oradan atlıyoruz. İçeride dikkat çekmemek içinde kolumuza giriyoruz sanki sarhoşuzda o yüzden terste geliyoruz gibi yapıyoruz. Ve içerdeyiz!

15. Gün
Bugün Hostele yeni gelenlerle beraber farklı bir şey yapalım geçen hafta Ada’nın kuzeyinde gittiğimiz Rasta Bar’a gidelim diyoruz. Ben bizim motoru alıyorum Neomi ( benim gibi gönüllü olarak çalışan bir kız ) ile önden gidiyoruz diğer herkes taksiye atlıyorlar. Burayı en az cozzy bar kadar seviyorum. Her şey ahşaptan insanlar ayakkabınız ve doğal. Zaten ben bu adaya geldiğimden beri ne terlik giydiğimi ne t-shirt giydiğimi hatırlamıyorum.
Regie müzik çalışıyor, Gülen insanlar hamakta sallanan insanlar küçük sahnede dans eden insanlar…daha önce bu kadar samimi bir yer gördüğümü hatırlamıyorum.

16. Gün
Sabah hasta kalkıyorum. Klimanın yüzünden Boğaz’larım davul gibi. Hemen gidip bir zencefil limon bal çayı içiyorum ama nafile Ateş’imde var. Eczaneye gidip ağrı kesici Ateş düşücü alıyorum. Tüm gün öylece yatıyorum bugün hiç çalışmadım.

17. Gün
Boğaz’larım daha kötü hal alıyor. Antibiyotik kullanmam lazım eczaneye gidiyorum ve onun önerdiği iki seçecekten ucuz olanını alıyorum. Ne yemek yiyebiliyorum nede kendimi iyi hissediyorum. Hostel’de herkes benim için bir şeyler yapıyor çay yapıp geçiyor meyve ezip Shake yapıp getiriyorlar derken gün yine hiç bir şey yapmadan geçiyor. İşte bu Wanderlust ailesi…Ama cozzy gitmeden günü bitirmek olmaz.

18. Gün
Antibiyotik kullanmama rağmen hala geçmiyor üstüne daha kötü oluyor. Murat doktoruma soruyorum ve başka bir ilaç öneriyor. Gidip hemen onu alıyorum. Etkisini ilk günden gösteriyor. Tek atış teşekkür ederim Murat abi.
19. Gün
Bugün kendimi iyi hissediyorum hatta Songkran su savaşı festivaline bile dahil oluyorum. Festival sabahın 8 inde başlamasıyla gün batımına kadar tüm ada insanın katılımıyla sürdü. İnanılmaz renkli ve eğlenceli bir festival. Tüm yol kenerlarıda insanlar elinde su silahlarıyla diziliyor ve yoldan geçen herkes nasibini alıyor. Yerel halk kendi çalgı ve müzikleri eşliğinde dans ederek yürüyüş yapıyorlar. Hemen arkalarında Arabaların üzerinde özenle çiçeklerle süslenmiş Prenses gibi Taylandlı kızlar geçiyor.

20. Gün
Bugün yine Ateş’im var ama ilk günler gibi değil. Ramona annem
?
yanıma gelip iyi değilsin dinlen diyor. Biraz dinlensemde sıkılıyorum motora binip son kez bir ada turu yapıyorum.

21. Gün
Hostel’de yine ummalı bir çalışma var. Full Moon yaklaşıyor tüm yatakları yapıyoruz, yerleri tuvaletleri temizliyoruz. Çünkü hostel en çok bu zaman kalabalık oluyor. Ve bugün benim hosteldeki son günüm. Yarın sabah önce ana karaya vapurla gidip, oradan Tayland’ın kuzeyine doğru otostopla çıkacam.

Bu adada kaldığım sürece nerdeyse hiç para harcamadım. Telefonun ekranı kırılınca bir arkadaşım ( o kendini biliyor ) destek oldu. Bunun için tekrar çok teşekkür ederim. Otosop macerasında görüşmek üzere.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Benzer Yazılarım

Ucuz Uçak Bileti Nasıl Alınır +17 Gerçek Yöntem 2023

Sırt Çantamda Neler Var? Tüm Ekipmanlarım + Fiyat/Performans

Araba İle Ege ve Akdeniz Turu Yapacaklara Tavsiyeler

emre durmuş

Emre Durmuş

6 yıl önce çıktığım dünya turunda şimdiye kadar 60’dan fazla ülkede bulundum. Elimden geldiği kadar youtube kanalım ve seyahat blogumda en iyi tavsiyelerimi ve yol günlüklerimi paylaşıyorum.